Osman Hamdi Bey’in Müzeciliğe Katkısı ve İlk Adımlar

0
6

Osman Hamdi Bey, müze müdürü olarak göreve başladıktan sonra ilk iş olarak Çinili Köşk’teki eksiklikleri ve düzensizlikleri gidermeye çalıştı. Müzenin gelişmesi için sadece fiziksel koşullarla değil, aynı zamanda eserlerin toplanması ve belgelenmesiyle de ilgilendi.

Bu süreçte babası ve dönemin Dahiliye Nazırı Ethem Paşa’nın desteğini aldı. Ethem Paşa, Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine vilayetlere genelgeler göndererek, taşrada bulunan eski eserlerin korunmasını ve toplanarak İstanbul’a gönderilmesini sağladı Siyasi Değişiklikler ve Müzeye Etkileri.

Müze Kataloğu ve İlk Yayın

Osman Hamdi Bey, müzedeki eserleri bilimsel bir şekilde sınıflandırmak amacıyla Fransız arkeolog ve filolog Salomon Reinach’ı İstanbul’a davet etti. Reinach, 1882 yılında Çinili Köşk Müzesi’nin ilk katalogu olan Catalogue du Musée Impérial d’Antiquités adlı yayını hazırladı. Bu katalog, Osmanlı müzeciliğinde bilimsel yayıncılığın başlangıcını oluşturdu.

Sanayi-i Nefise Mektebi ve Kültürel Eğitim

Osman Hamdi Bey sadece müzecilik değil, sanat eğitimi alanında da öncülük etti. Onun girişimleriyle Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âlisi (Güzel Sanatlar Akademisi) kuruldu. Bu okul, bugünkü Eski Şark Eserleri Müzesi binasında eğitim verdi. 1917 yılına kadar burada faaliyet gösterdi Tour Guide Turkey.

Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi ve Yasal Düzenlemeler

Hamdi Bey’in katkıları sadece eğitim ve müzecilikle sınırlı değildi. 21 Şubat 1884’te yürürlüğe giren Âsâr-ı Atîka Nizamnamesi’nde, Osmanlı Devleti lehine önemli değişiklikler yapılmasını sağladı. Bu nizamname, 1906’da küçük değişikliklerle yeniden düzenlendi ve 1973 yılına kadar yürürlükte kaldı. Bu yasa, Osmanlı topraklarında yapılan arkeolojik kazılardan çıkan eserlerin yurtdışına çıkarılmasını önlemeyi amaçlıyordu.

Yeni Müze Binası İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin Doğuşu

Sayda kazıları başta olmak üzere birçok yeni eser İstanbul’a getirildikçe, Çinili Köşk yetersiz kalmaya başladı. Bunun üzerine ünlü Fransız asıllı mimar Alexandre Vallaury’ye yeni bir müze binası çizdirildi. Bu bina, 13 Haziran 1891’de “Âsâr-ı Atika Müzesi” adıyla açıldı. Yapı, ilk günden itibaren müze olarak tasarlanmış nadir binalardan biri olarak öne çıktı.

Modelhane, Kütüphane ve Fotoğrafhane Ekleniyor

Müzenin açılışından kısa bir süre sonra, ihtiyaç duyulan modelhane (mülaj atölyesi), kütüphane ve fotoğrafhane gibi bölümler inşa edildi. Bu yeni birimler de 1892 başlarında hizmete girdi. Müzenin bilimsel ve eğitsel altyapısı böylece daha da güçlendi.

Yeni Ek Binalar ve Genişleme

Zamanla müzeye gelen eserlerin sayısı arttıkça, daha fazla alana ihtiyaç duyuldu. Bu nedenle, müzeye ek binalar yapılmasına karar verildi. İlk ek bina, ressam ve mimar Philipe Bello’nun denetiminde 1903’te tamamlandı. İkinci ek bina ise 1907’de, mimar Halil Edhem Bey tarafından tamamlandı. Her iki yapı da müzenin genişlemesine büyük katkı sağladı.

II. Abdülhamid’in Katkısı

Bu yapıların yapılabilmesi için gerekli olan bütçede, dönemin padişahı Sultan II. Abdülhamid’in desteği çok önemliydi. Onun katkısıyla, İstanbul Arkeoloji Müzesi bugünkü kurumsal yapısına doğru önemli bir adım atmış oldu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz